29 Ekim 2008 Çarşamba

GEL-GİT'İM OLUR MUSUN?

Aslında bir kadınla bir erkeğin, adına birliktelik denen yolculuğa çıkmadan birbirlerine sormaları gereken ve yanıtları üstüne düşünmeleri gereken en önemli soru bu; sanki. Belki de tek gerçek soru. Hoş yanıt ne olursa olsun, fark etmeyecek! Yaşanacak ve yaşatılacak bu serüvende ilişkiyi başlatan, yürüten, eskiten, yitiren, üreten, değiştiren, dönüştüren, tüketen, ıssızlaştıran, sızılaştıran, yakınlaştıran, uzaklaştıran, hep bu iki kişi olacak; birbirine tutsak ve birbirlerine tuzak kadın ve erkek. Yaşlı ve yorgun dünyamızda ilişkiler kırgını iki kişi; siyah ve beyaz, acı ve tatlı, neşe ve keder, kahkaha ve gözyaşı, yaşam ve ölüm kadar ayrılmaz, ayrılamaz bir ikili. Geçen yıllara, yürünen yollara, oynanan oyunlara rağmen birlikte büyüyen iki çocuk belki de. Birbirlerinin oyuncağı olan, olmayı göze alan iki yetişkin belki; bir oyunda hep yalnız, yapayalnız iki kişi. Aşktan arkadaşlığa, gençlikten yaşlılığa uzanan bir sergüzeşt belki de; tanışmak, tanımak, tanınmak, aldanmak, aldatılmak, yorulmak, dinlenmek, dirilmek, ezilmek, ezmek, özgürleşmek, her durakta biraz daha birbirini anlayarak demlenmek belki de.
Her zaman gitmeye hazır bir bavul belki de.
Her zaman dönmeye hazır bir bavul belki de.
Belki de hepsi, belki de hiçbiri.
Yalnızca bir oyun belki de.
Oynanmak için.
Hayat gibi!