29 Nisan 2008 Salı

LALE MÜLDÜR'E BİR COLLAGE DENEMESİ

Bunu neden yaptığımı bilmiyorum doğrusu!
Okuduğunuz şiir Lale Müldür’ün yayımlanmış dört kitabında yer alan kimi şiirlerin, kimi dizelerinin benim tarafımdan bulundukları yerlerden koparılıp yeniden bir araya getirilmesinden ve birbirlerine eklemlenmesinden meydana gelmiş bulunuyor. Nerdeyse rasgele seçilen ya da yan yana okunduklarında belli bir tat ve anlam getireceğini umduğum dizeler bunlar. LM’nin özellikle bende yer eden dizeleri değil! Az önce de söylediğim gibi neden yaptığımı bilmiyorum. Uyku ve uyanıklık arası gördüğüm ve üstünden günler geçmesine karşın, gizini çözemediğim, kişilerin ve nesnelerin (burada hallerin ve sözcüklerin demek daha doğru) durmadan yer değiştirdiği, başkalaşmanın bir zorunluluk olduğu olası bir düş. Belki de LM’nin düşünde gördüğü ve yazmadığı bir şiiri arıyorum el yordamıyla. Belki de bir cadı kazanı bu. İçinde durmadan, dinlenmeden dizelerin cirit attığı, kıyamete değin kaynayacak bir kazan. Evet, tüm bunları düşünürken/düşlerken bunu neden yaptığımı bilemiyorum.
Bilmediğim şeyler bununla da bitmiyor! Sanırım bu not yazıldıktan/yayımlandıktan sonra da bitmeyecek. ‘Yazı’nın bana çekici gelen yanı da bu olsa gerek!
LM’yi okuyan ve yaşamında şiire önemli bir yer ayıran biri olarak ondan bana kalanlar mı bunlar? Hiç sanmıyorum. Bardağın dibindeki tortu değil bu dizeler. LM, şiirinde bütünlük sorununu (birçok kişiye dağınık görünse de) çözmüş, kendi kişisel biçemini, üstelik kendine benzemekten uzak durarak gerçekleştirmiş bir şair.
LM’yi şiirine bir uzaktan bakış mı yoksa yaptığım? Bir şairin bir başka şaire bakışındaki (elbette ki öznel) uzaklık ve yakınlıkları mı içeriyor bu girişimim? Bilmediğim bir şey daha!
Üstelik okuduğunuz şiirin sahibinin LM olup olmadığı da şüpheli. Tüm dizeler onun olsa da! Yoksa faili meçhul bir vakayla mı karşı karşıyayız? Ya da onları seçen, sıralayan, yan yana getiren ben, yani TK mi bu şiiri yazan? Her iki noktadan bakıldığında görünen şunlar: Bir kez LM’nin böyle bir şiiri yer almıyor yayımladıkları arasında. İlk kitabındaki bir dizeyle son kitabındaki bir dize yan yana. LM’nin istem dışı zamandan ve mekândan, bulunduğu bağlamdan koparılmış sözcükleri ya da söz dizimleri bunlar. Koparan mı yoksa şiirin yazarı, birbirine ekleyen mi? Yani TK. Ne ki benim bugüne değin yazmaya çalıştığım şiire, oluşturmaya çalıştığım yapıya da hiç mi hiç benzemiyor, ortaya çıkan ürün (?). İkimizin de değil mi şiir? Sanmıyorum hiç. LM’nin ve TK’nin gördükleri ya da görebilecekleri, yani görme olasılıkları hayli yüksek bir ortak düş mü? Düşleyen ve düşlenenin her an yer değiştirdiği bir köşe kapmaca mı yoksa? Bir bilebilsem!
Sonra aklıma bir şey daha geliyor: Okuduğunuz bu şiirin LM’nin dizelerinden oluşturulmuş bir collage olduğunu belirtmesem, kim anlardı bunu, kim çözerdi gizi LM dışında? Bunu söylerken LM’nin özgünlüğünü, kişiselliğini katlettiğimi biliyorum. Onun şiirindeki söz düzümünü ve anlamsal katmanları, kimseye benzemeyen yanını korumayı amaçlamıyor bu girişimim. Bu şiiri LM şiirinden ortaya çıkardığımı sandığımı, sanabileceğimi bir kenara koyarak söylüyorum bunları. Öyleyse hâlâ LM’nin mi bu şiir? Bilmiyorum. Collage tehlikeli bir oyuncak! Temizlerken ya da okşarken patlayan bir silah gibi. (collage ‘kollaj’er. 1. Duvar kâğıdı yapıştırma. 2 Kâağıda kola, zamk v.b. sürme. 3. Şarabı durulaştırma. 4. Kolalanmış şeylerin hali, kolalanış. 5. mec. Metres hayatı. 6. Yapıştırma resim.)
LM bugüne dek dört kitap yayımlandı. Bunlardan biri Ahmet Güntan’la ortak: “Voyacır 2.” Yani ortaklıklara açık bir şair mi LM? (collectif, ive ‘kollekt...’) s. 1. Birçok kimseden veya birçok şeyden meydana gelen, *birleşimli. 2. (Birçok kimsenin yaptığı, imeceli.) Hiç sanmıyorum. Ama yazdıklarını insanlara ulaştıran, paylaşan (dört yılda dört kitap), kitaplarını, şiirlerini sevdiklerine adayan bir şair LM. İlk kitabı “Uzak Fırtına” tek bir kişiye adanmış. İkinci kitap “Voyacır 2” de öyle. Üçüncü kitabı olan “Seriler Kitabı”’ndaysa bu sayının arttığını görüyoruz. Yirmiden çok kişiye adanmış şiirler. Dünyanın büyük yalnızlarının, yani şairlerin, yalnızlıklarını azaltmaya çalışmaları değil de nedir bu? Tam tersi mi yoksa? Bilemiyorum.
Dergilerdeki ilk şiirlerinden bu yana izlemeye çalıştığım bir şair LM. Kişisel ve ayrıksı duruşunu değiştirmemeye özen gösteren, birçok sıra dışı sanatçı gibi o da kendi gölgesinin elinden tutanlardan, uzak bir pencereden bakanlardan, cehennem olan başkalarına. Son kitabından söz etmenin tam sırası. Duruşların ve bakışların kitabı “Kuzey Defterleri”nden (Bu kitap da tek bir kişiye adanmış.) Anlamlandıran, yorumlayan olmaya sıkı sıkıya bağlı metinler yer alıyor “Kuzey defterleri”nde. Bitmez tükenmez bir iç konuşmanın, aynı yerde duran ve batan kişinin zaman ve mekân collage’ları. Bir saatli bombanın ‘tiktak’larını içinde gizleyen bir müzik kutusu mu yoksa? Bilemiyorum.
İşte dört kitap arasında, gizemli bir sergüzeştin notları okuduklarınız. Ya da yalnızca bir iki ipucu, hiçbir kapıya açılmayan labirentin duvarlarına düşülmüş birkaç not. Çoğu da soru imleriyle oluşturulmuş bir collage belki? Bilmiyorum. Bilmek de istemiyorum doğrusu. Tüm bilmediklerimin bilinen, tüm bildiklerimin de bir bilinmeyen olduğu noktadayım. LM’le ilgili tüm söylemeye çalıştıklarımı bile biliyordunuz, belki de bilmiyordunuz. Ne değişir ki! Çoğalmanın başladığı yerden denize atılmış ufak bir şişedir şiir. İçinde bir not olmayabilir kimi zaman. Belki de yalnızca bir soru imidir, her şiir gibi okuduğunuz bir şiir de. Bu yazı da.
İnsanoğlu soru imleri olduğu için vardır. Soru imleri de insanoğlu olduğu için. Bilmiyorum!

Hiç yorum yok: